Genel Klinik Bilgi – Şizofreni – Şizofrenide Cinsiyet Farklılıkları ve Başlangıç Yaşı

Şizofreni kadın ve erkeklerde eşit oranda görülür. Ancak erkeklerdeki başlangıç yaşı kadınlara göre daha düşüktür. Kadınlarda şizofreni başlama yaşı erkeklere göre 10 yaş daha geçtir. Erkeklerde ortalama 18-19, kadınlarda ortalama 28-29 yaşlarında başlar. Aşağıda bu konu ayrıntılı olarak işlenmiştir.

Şizofreni başlangıç yaşı kadınlarda erkeklere göre 5-10 yaş daha yüksektir. 25-30 yaşları arasında ilk kez hospitalize edilen şizofren hastaların çoğunluğu erkektir. Bu, Amerika’dan, Singapur’a kadar dünyanın her tarafında yapılan çalışmalarda doğrulanmış bir sonuçtur. Geç başlangıçlı şizofrenlerde ise kadınların erkeklere oranı daha yüksektir. Bir önemli noktada, kadınlarda şizofreninin ilk görüldüğü an ile yatışının yapıldığı an arasında geçen sürenin erkeklere göre daha uzun olmasıdır. Bu bir ölçüde anlaşılır bir noktadır. Çünkü kadın hastalar toplumda belli bir süre tolere edilebilmektedir. Halbuki erkek hastalara toplum aynı müsamahayı göstermemektedir.

Hastalığın gidişi kadınlarda, erkeklere göre daha iyi biçimde seyreder. Rölaps kadınlarda daha seyrektir, remisyon dönemleri uzun sürer. Kadınlar hastalık dönemlerinde erkeklere göre daha sosyal görünürler

Şizofrenlerde kadın ve erkek arasındaki bu farklılıklar nasıl açıklanabilir? Bunun için çeşitli hipotezler geliştirilmiştir. Bu hipotezler şöyle sıralanabilir.

a) Şizofreninin erken ve geç başlangıçlı olmak üzere iki tipi vardır. Erken başlangıçlı tipte insidans erkekler arasında daha yüksektir. Geç başlangıçlı tipte ise insidans kadınlar arasında daha yüksektir. Bu geçiş farklılıkları genetik olarak belirlenir.

b) Erkekler, kadınlara göre şizofreniye daha duyarlıdır. Bu nedenle de hastalığı daha erken dönemde geliştirirler. Erkeklerdeki bu yüksek duyarlılık seks kromozomları aracılığı ile geçiş gösterir. Bu genetik duyarlılık nöronal gelişimde bazı problemlerin ortaya çıkmasına neden olur. Bu nöronal gelişim bozukluğu sonuçta şizofreninin ortaya çıkmasına neden olur.

c) Şizofreniyi agreve eden ve şizofreniye karşı kişiyi koruyan faktörler farklı cinslerde farklı bir etkinlik gösterir. Agreve eden ve koruyan faktörler psikolojik ve organik karakterde olabilirler. Bu faktörlerden en önemlisi kadın seksüel hormonlarıdır. Östrojenin antidopaminerjik etkileri muhtemelen bu koruyucu mekanizmadan sorumludur. Gerçekten de şizofrenideki cinsiyet farklılıklarının etiyolojisi düşünüldüğünde cinsiyet hormonlarının rolünün oldukça önemli olduğuna dair yapılan pekçok çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmalarda postmenapozal dönemde şizofreni oluşabilirliğinin arttığı; geç menarş ile psikoz başlangıcı arasında pozitif bir ilişki olduğu bulunmuştur. Dopamin sistemi üzerine östrojenlerin etkisi karışıktır.Kronik östodiol alımının striatal dopamin reseptör yoğunluğunu arttırdığı görülmüştür. Geç başlangıçlı şizofreninin kadınlarda daha sık görülmesi de östrojenlerin koruyucu etkisine bağlanabilir.

d) Erkek hastaların ilaca uyunçları (compliance) kötüdür ve bu nedenle nöroleptik tedavisine kötü cevap verirler.

e) Yukarıdaki biyolojik faktörlerin ötesinde pekçok psikolojik neden erkeklerde hastalığın erken başlamasına neden olur. Ailenin ve toplumun erkeklerden beklentisi daha fazladır. Bu beklenti düzeyine ulaşılamaması erkek için ek bir stres demektir.

Öte yandan ilk yatış tanısı şizofren olan kadın hastaların yaklaşık %30’u evlilerden oluşur. Buna karşılık ilk yatış tanısı şizofren olan erkek hastaların ancak %10’u evlidir, %90 nı bekardır. Yani erkek hastaların içinde bekarların oranı çok yüksektir. Şizofreni daha çok bekar erkeklerin hastalığıdır diyebiliriz. Şekil 1’de bekar, evli, dul, boşanmış oranı gösterilmektedir (Riechter 1990).

Riechter’in yaklaşık 250 erkek ve 200 kadında bildirdiği oranlarda bekar erkeklerle kadınlarda şizofreninin ortalama başlangıç yaşı 30 yaş civarındadır. Bekar kadınlarda başlangıç 31 iken erkeklerde 29 dur. Evli hastalarda ise oran çok düşmektedir. Yani evlilik hastalık için koruyucu bir rol oynamaktadır.

Tablo 1’de de her yaştaki evli, bekar şizofren hastaların ilk hospitalizasyon yaşlarının birbirine oranı verilmiştir (Danimarka psikiyatrik kayıt sistemi, 1976).

Tablo 1 : Yaş gruplarına göre evli/bekar hastaların ilk hospitalizosyon oranları

  Yaş grupları Bekar Evli Bekar/Evli Oranı
Erkek 12-19 10.3 0.0
20-29 40.9 4.8 8.5
30-39 66.6 2.5 26.2
40-49 81.9 2.6 31.2
50-59 69.7 1.3 54.0
TOPLAM 31.3 2.6 12.0
Kadın 12-19 4.8 0.0
20-29 32.0 6.1 5.3
30-39 57.2 4.6 12.5
40-49 75.0 6.9 10.9
50-59 71.2 7.2 9.9
TOPLAM 20.4 6.1 3.3

Bekar erkek şizofrenlerde ilk hospitalizasyon hızı, her 100 000 bekar erkeğe karşı 31.3 dür. Yani yaklaşık olarak her 3000 bekar erkekten 1 tanesi şizofreni tanısıyla hospitalize edilmektedir. Bu oran, kadınlarda ; her 5000 kadın dan birinin hospitalizasyonu şeklindedir.

Evli kadın ve erkeklerin şizofreni tanısıyla ilk kez hospitalizasyonunu değerlendirecek olursak, her 40 000 evli erkekten ve her 15 000 evli kadından birisi şizofreni tanısıyla hospitalize edilmektedir. Bu durumda bekar erkekler, evli erkeklere göre 10-12 kat daha yüksek oranlarda hospitalize edilmektedir. Halbuki bekar kadınların hospitalizasyon riski evli olanlara göre ancak 3 kat daha yüksektir.

Hem kadınlarda hem de erkeklerde bekarların daha fazla hospitalize edilmesi evliliğin hastalığa karşı koruyucu bir mekanizma olmasından kaynaklanabilir. Bunun yanında belki de şizofren bir kişi evlenemeyip bekar bir hayat sürdürmeye mahkum olmaktadır. Bu nedenle şizofreni bekarlar arasında daha yaygın görülmektedir.

Danimarkada kadın ve erkek şizofren hastalar 10 yıllık bir takip içine alındıklarında şu sonuçla karşılaşılmıştır. Erkek hastalar 10 yıl içinde ortalama 3.8 epizod geçirmişler ve toplam 481 gün aktif olarak hasta kalmışlardır. Buna karşılık kadın hastalar ortalama 3.5 epizod geçirmişler ve toplam 360 gün hasta kalmışlardır (Danimarka psikiyatrik kayıt sistemi). 10 yıllık takip içinde kadın ve erkeklerin yaklaşık yarısı en fazla 3 epizod geçirmiştir. Erkeklerin %8’i, kadınların %5’i 10 yada daha fazla epizod geçirmiştir.

Yukarıdaki sonuçları dikkate alarak yapılan yorumlar daha önce söylendiği gibi, evlililğin şizofreniye karşı koruyucu bir rol oynadığı şeklindedir. Bunu test etmek için ayrıntılı başka çalışmalar yapılmıştır. Bunlardan birisinde şizofreninin ilk semptomunun ortaya çıkışı ile hastalığın tam olarak oturduğu tarih arasında geçen süre evli ve bekar kişilerde ayrı ayrı değerlendirilmiştir. Sonuçta bu sürenin evli ve bekarlar arasında farklı olmadığı görülmüştür. Hem evlilerde hem de bekarlarda şizofreni kliniğinin ortalama oturma süresi 5 yıl olarak bulunmuştur. Bu sonuçla birlikte bir grup araştırıcı, evliliğin şizofreniyi ne engelleyici ne de geciktirici bir rolü olmadığını ifade etmiştir.

Şizofrenik bekar bir kadının, şizofrenik bekar bir erkeğe göre çok daha fazla evlenme şansı vardır. Az gelişmiş ülkelerde bu oran daha yüksektir. Yukarıda şizofreninin değişik görünümlerinin cinsiyet farkları gösterilmiştir.