Genel Klinik Bilgi – Şizofreni – Şizofrenide Bakım

Şizofreni tedavisinde hem ilaç tedavisi, hem de psikososyal rehabilitasyon gerekir. İlaçlar bazı semptomların kontrol altına alınmasına yarar; bazı durumlarda ise kısa bir süre hastaneye yatış gerekli olabilir. Bazıları yeterince iyileşip normal yaşamlarını sürdürecek hale gelebilirler. Buna karşılık, çoğu hastaların belirtileri sorun yaratmaya devam eder ve bu nedenle uzun bir süre, belki de hayatları boyunca ilaç kullanmaları gerekir.

İlaç tedavileri önemlidir fakat hastalığı tamamiyle iyileştirmezler. Diğer tıbbi rahatsızlıklar gibi şizofreni olan kişilerin de daha sağlıklı olmaları ve daha iyi işlev görebilmeleri için destek ve anlayışa ihtiyaçları vardır. İlaçla hastalık belirtileri kontrol altına alınmış olanların eskiden sahip oldukları becerileri yeniden kazanmak, yeni beceriler geliştirmek ve hastalıkla başa çıkmayı öğrenmek için bireysel ve sosyal programlar yardımcı olabilir. Genellikle, şizofrenisi olan insanların zorlanma hissedecekleri durumlardan kaçınmaları gerektiğine inanılır. Kendi başına zorlanma(stres) şizofreniye yol açmaz. Öte yandan, şizofreni olan birçok insanın zorlanma eşiği düşüktür ve hayatın olağan sıkıntılarına katlanmakta zorlanırlar.Çok fazla stres ilaçların belirtileri kontrol altına almadaki etkinliğini azaltır ve belirtiler yeniden ortaya çıkabilir. Aile bireyleri, arkadaşlar, iş arkadaşları ve diğerleri stresi en düşük durumda tutarak yardımcı olabilirler. Şizofrenlerin yakınlarına, bu hastalara bakım ve onlarla beraber yaşama sorununa nasıl yaklaşabileceklerini gösteren yabancı dilde birçok yayın vardır, ne yazık ki bunlar ülkemizde yaygın değildir.

1.Antipsikotik İlaçların Rolü:

1950’lerde fenotiazin grubu ilaçların bulunması şizofreninin tedavisinde adeta bir çığır açtı. O zamandan beri benzer etkileri olan başka ilaçlar da geliştirildi. Bu ilaçlara antipsikotikler, nöroleptikler, psikotroplar veya temel sakinleştiriciler (majör trankilizanlar) denir. Bunlar hastalığı tamamen iyileştirmez, fakat bu ilaçlar çoğunlukla şizofrenini akut semptomlarını oldukça çabuk kontrol altına lır ve kronik şizofrenlerin akut belirtilerle nüks etmesini önlemede başarılı sonuç verir.

Bu ilaçlar bağımlılık yapmaz. En yüksek faydayı sağlamak için doktor tarafından önerilen şekilde kullanmak gerekir. Şizofreni olanların çoğunun ilaca ihtiyaç duyduklarının farkında olmayışları veya düzenli ilaç kullanmayı unutmaları sorun yaratabilir. Eğer bu sorun çözülemiyorsa, durumdan doktoru haderdar etmelidir, çünkü ilaçların kalçadan iğne şeklinde yapılması daha etkili olabilir. Her hafta veya daha uzun aralıklarla iğne olmak her gün hap kullanmaktan daha kolay gelebilir. Eğer hap şekli tercih ediliyorsa, 7 günlük bir ilaç kutusu ilacın düzenli kullanılması konusunda yararlı olabilir. Ayrıca, bu ilaçların, başka tipte ilaçlara duyuracak bazı yan etkileri ortaya çıkabilir.

Günümüzdeki tüm antipsikotik ilaçlar dopaminin bir sinir hücresinden diğerine iletisini durdurarak etki eder. Gelecekte, şizofreni tedavisinde serotonin gibi diğer transmitterleri de durduracak başka ilaçların da kullanılabileceğini umuyoruz.

İstatistikler göre, ilaç bırakıldığı takdirde, ilk hastalıktan sonraki yıl içnde nüks ihtimali oldukça yüksektir. Düzenli olarak ilaç kullananlarda bile ilk yıl içinde nüks ihtimali %20’dir.

Şizofreninin bazı belirtilerinin antipsikotik ilaçlarla düzeltilemediğini bilmek önemlidir. Bunlar genellikle “negatif” olarak adlandırılan uyuklama, ilgisizlik, düşünce fakirliği, ilgi ve istek eksikliği ve duyguların küntleşmesi gibi belirtilerdir.

Halen tüm antipsikotiklerin aynı dopamin durdurucu etkisi olsa da, aslında farklı kimyasal gruplara ayrılırlar. Farklı kişiler, farklı kimyasal maddelere, farklı tepkiler gösterirler. Bu nedenle, uygun ilaç ve uygun doz kişiden kişiye değişebilir. Bu bakımdan, hasta yakınınızın düzene girmesi için gerekli ilaçdozunu bulmak zaman alabilir. Onun kullandığı ve yararlandığı ilaçların adını ve dozlarını kaydederseniz, yakınınız doktorunu değiştirdiğinde bir süre sonra yeniden başlayacağı zaman, ilaç seçiminde yardımcı olabilir.

Çok uzun süre ilaç alan bazı kişilerde, çene ve dilde elinde olmadan ortaya çıkan hareketlerden ibaret olan geç diskinezi meydana gelebilir. Bazı hallerde bu düzeltilemeyebilir. Doktorlar bu kalıcı olabilecek ve nahoş yan etkinin farkındadır ve ilaçları yeniden düzenleyebilmek için hastayı sık sık kontrol etmek zorundadır. Ya dozun azaltılması, ya da başka bir ilacın eklenmesi sorunu çözümleyebilir. Bazen, zıt gibi görünse de, antipsikotik ilacın dozunu yükseltmek en iyi çözüm olabilir. Doktorun kararını neye göre verdiğini sorabilirsiniz.

2.Şizofrenlerin İhtiyaçları:

“Ben, insanların benim de herkes gibi olduğumu anlamalarını istiyorum. Ben bir bireyim ve toplumdan bu şekilde davranış bekliyorum. Beni, şizofreni diye etiketlenmiş bir kutuya kapatmasınlar.”

Şizofreni nedeniyle acı çeken birinin ihtiyaçları herkesinkine benzer. Aradaki fark, şizofrenlerin bu ihtiyaçlarını hastalıkları nedeniyle, doyurmayı becerememelerindedir.

Temel ihtiyaçlar şu şekilde sıralanabilir:
*Temiz, güvenli ve rahat bir ev
*Değerli, zevkli ve sorunsuz bir iş yapmak
*Kabul eden ve yargılamayan ilişkiler

3.Şizofrenlere Verilen Hizmet:

Şizofrenler birkaç hafta, hatta ay hastanede yatırılabilirse de, hastane tedavisinin amacı kişinin, yeniden toplum içine dönebileceği şekilde belirtilerini düzeltmektir. Genellikle, hastaneden çıkan kişiler tam iyileşmemiştir fakat, eğer çıkışlarından sonra destek görürlerse hastalıkları kontrol altına alınabilir. Hastaneden çıkıştaki sağlık durumunu koruyabilmeleri için yetenek ve işlevlerine uygun özel bazı hizmetlere ihtiyaç duyarlar. Birçok farklı araştırma ve raporda, hastane tedavisiyle birlikte yürütülmesi gereken alanlar aşağıda belirtiliştir:

1.Tıbbi Tedavi
Aile hekimi veya pratisyen hekim, psikiyatrist, klinik, hastane, sağlık ocağı tarafından yürütülür. Buraya fiziksel bakım(ağız/göz bakımı) da dahildir.

2.Destekleyici Konutlar
Sorumluluk yükleri kaldırılmış veya azaltılmış barınma yerleridir; ev-içi programların yürütüldüğü grup evleri; denetim ve destekli yurtlar; “dernek evi” modeli.

3.Sevgi ve arkadaşlık
Kendini kabul eden aile ve arkadaşlar.

4.Toplumsal destek
Uğrak merkezleri, dernekler, boş-zaman terapisi, toplumsal-beceri eğitimi, bedensel faaliyetler, boş zaman kullanma eğitimi.

5.Mesleki Destek
Değerlendirme, eğitim, beceri eğitimi, işe uyum, destekli çalışma, korunmalı çalışma(bazıları için rekabetçi bir çalışma ortamı hiçbir zaman uygun olmayacaktır), geçici çalışma, işe yerleştirme; özel eğitim programları, işveren bankası(psikiyatrik hastalık geçirenleri çalıştırmaya gönüllü işverenlerin kayıt edilip değerlendirilmesi), kendine-yardım programları.

6.Kriz Merkezleri
Hastane veya kliniklere bağlı, 24 saat hizmet veren üniteler; gezici istasyonlar.

7.Kaynak Kişi
Hastayla uzun vadede ilgilenecek olan yetişmiş ruh sağlığı çalışanı veya ekibi, tüm hasta yakınları veya hastayla ilgilenen kişiler arasında bağlantıyı sürdürmekle de görevlidir.

8.Topluma Uzanan Hizmet
Hizmetlere kendisi başvurmayanlar için topluma yönelik hizmet sağlanır.

9.Ulaşım
Tedavi merkezi, iş ve uğraşı alanlarına ulaşımın sağlanması

10.Sığınak
Hastalığın süregelen belirtileri nedeniyle yaşanan büyük zorluklardan kurtulma. Şizofreni nedeniyle ağır derecede yeti kaybına uğramış, ilaç tedavisinden çok az yarar gören ve “rehabilitasyona” ulaşamayanlar için rahatlatıcı ve koruyucu bir yer.

11.Gelir
Bazı yerlerde hükümet tarafından koruyucu evden ve/veya yerel sosyoekonomik özelliklere göre desteklenmiş işlerle sağlanır.

Yukarıdaki hizmetleri sağlayabilen iyi düzenlenmiş bir sistem şu anda yoktur, fakat bu birçok toplumun hedefidir. Halen, yukarıda sağlanan hizmet ve ihtiyaçların karşılanması ailelere düşmektedir.

Şizofrenlerin kendilerini en iyi hissettikleri yerler sınırları belirlenmiş ortamlardır. Eğer hasta olan yakınınız evde yaşıyorsa, onun yeteneklerine en iyi uyabilecek bir düzen kurun. Bu sistem kendine bakım, düzenli yemek, uygun giyinme gibi faaliyetlerle başlayıp, bahçeyle ilgilenme, basit bakkal alışverişi, hayvanlarla ilgilenme gibi ev işlerinin yapılması ile geliştirilebilir.Tüm bunlar sabır ve saygı ile izlenmeli, onun çok zorlu bir hastalıkla yaşamaya çalıştığı unutulmamalıdır. Bunları başarabilmek için, aile bireylerinin uyumlu olması gereklidir. Belirtilere neden olanın bir hastalık olduğunu kabul etmeleri gereklidir. Ayrıca, yukarıda anlatılan ortamı yaratmak zaman aldığı dibi hissettikleri sıkıntıların benzer durumdaki tüm ailelerde yaşandığı unutulmamalıdır.

Birkaç yıl boyunca evde, hasta olan yakınlarıyla ilgilenen aileler bu çabaların sonuç verdiğini görmüşlerdir. Ayrıca bu kişinin kendi yardımları olmadan yaşantılarını sürdürebilmesi amaçlanmaktadır. Bu nedenle hastanın yakınları Batı ülkelerinde başka türlü alternatif evler arayışına girmektedir. Kişinin, ailesinin destek, cesaret ve yardıma hazır olduğunu bilerek ayrı bir evde oturmaya alışması daha kolay olacaktır. Destek evleri, eğer varsa, hastanın kendisini daha serbest hissetmesine, ailenin enerjisini daha olumlu şekilde kullanmasına ve kişinin suçluluk duygularından kurtulmasına yarayacaktır.