Genel Klinik Bilgi – Şizofreni – Epidemiyoloji

Günümüzde değişen sosyal yapı ile birlikte anksiyete ve mizaç bozuklukları giderek artış gösterirken, şizofreninin azalmakta olduğu ifade edilmiştir (Angst, 1991). Angst’ın bu yaklaşımına çeşitli ülkelerden itirazlar gelmiştir. Sonuçta tartışma karşılıklı sorular ve cevaplarla birlikte uzayıp gitmiştir.

Der, 1970-1986 yılları arasında şizofreni insidansının İngiltere’de %50 oranında azaldığını ifade etmiştir (1990). Aynı yönde bulgular Danimarka’dan Strömgren tarafından da bildirilmiştir. Araştırıcılar şizofreni insidansini ilk yatış tanısı üzerinden hesaplamışlardır. Ancak bu hesaplamada bazı noktalar açıklığa kavuşmamıştır. Örneğin; hasta ilk yatış anında başka bir tanı alsa bile hastanede yattığı süre içindeki klinik gözleme bağlı olarak bu tanı şizofreni olarak değiştirilirse bu değişiklik hesaba katılacak mıdır? Yoksa yatış tanısı şizofren olmadığı için bu hasta hesaplamaya dahil edilmeyecek midir? Bu ve benzeri konularda belirsizlikler olduğu için Angst’ın yaklaşımına itirazlar olmuştur.

Ayrıca son 10 yıl içinde ortaya çıkan yeni sınflandırma yöntemleri nedeniyle şizofreni tanısı hayli “kesin”kriterlerden geçerek konulabilmektedir. Bu durum otomatik olarak şizofreni tanısını az koyulur hale sokmaktadır. Ancak eskiden böylesine kesin kriterler olmadığı için daha sıklıkla şizofreni tanısı koyulmaktaydı. Dolayısıyla şizofrenide gerçek bir azalma değil, sınıflandırmada görülen farklılıklar nedeniyle azalmış gibi bir görünüm vardır, denilmektedir.

Şizofreni nokta prevalansı bugün için binde 0.6 ile binde 7.1 arasında değişir. Bir yıllık prevalans ise binde 2.7-7 arasındadır.

Şizofreninin en sık görüldüğü yer Kanada, en az görüldüğü yer ise Gana’dır. Kanada’da hastalanma riski (15 – 45 yaşları arasında görülme sıklığı) binde 11’dir. Gana’da ise aynı oran binde 0.6 olarak geçer (Karno 1989).

Bir yılda ortaya çıkan yeni olgu sayısı (insidans) ise şizofreni için binde 0.11-0.7 arasında değişmektedir.