Egonun birinci işlevi olarak savunma mekanizmaları kullanmak gösterilmişti. Şimdi bu mekanizmaları sıralayalım. Savunma mekanizmaları başlıca 4 başlık altında incelenir, bu mekanizmalar şunlardır,
A.) Narsistik Savunma Mekanizmaları
B.) İmmatür Savunma Mekanizmaları
C.) Nörotik Savunma Mekanizmaları
D.) Matür Savunma Mekanizmaları
A.) Narsistik Savunma Mekanizmaları
1. Yansıtma : Kişi, kendisinde bulunmasını kabul edemediği dürtüleri duyguları başkalarında görür ya da başkalarının bu dürtüleri kendinde gördüklerine inanır. Örneğin içinde nefret duygusu olan bir kişi bana kızıyorlar, beni çekemiyorlar diyebilir.
2. Yansıtmalı Özdeşim : Çocuğun kendi aklında geliştirdiği anne-baba özelliklerini anne ve babasına yansıtarak, onlarla bu yansıtılmış özellikleriyle özdeşim kurar.
3. İlkel idealizasyon : Bu mekanizmada nesneler “bütünüyle iyi” veya “tamamen kötü” olarak ayrılır.
4. Yarılma (Splitting). “İyi” ve “kötü” objeler olarak ayrılan nesnelerden birinden ötekine geçiş ani biçimlerde olur.
5. İnkar : Gerçek dünyada meydana gelen bazı kötü olayların tamamen inkarına dayanır. Örneğin trafik kazasında çocuğunu kaybeden bir annenin çocuğu ölmemiş gibi davranması, çocuğunun öldüğünü inkar etmesi.
6. Distorsiyon. Dış dünyanın, kişinin ruhsal ihtiyaçlarını doyuracak şekilde değiştirilmesi değişik algılanması
B.) İmmatür Savunma Mekanizmaları
1. Blokaj : Düşüncenin, kimi zamanda afekt ve impulsların geçici bir inhibisyonudur. Blokaj, bastırma mekanizmasına benzer özellikler taşır. Aradaki fark, blokaj olduğunda kişide bir gerginliğin baş göstermesi-dir.
2. Hipokondriyazis : Yalnızlık, kabul edilmeyen agresif düşünceleri, ağrı, somatik hastalık ve nevrasteni şekline dönüştürmektir.
3. İçe atım (introjection) : Bu mekanizmada nesneler ve kişiler arasındaki ayrım ortadan kalkmıştır. Böylece aynen yenilebilir bir nesne gibi kişilerde içe alınabilir hale getirilmiştir. Böylece çok sevilen bir kişinin kaybedilmesinin önüne geçilmiş olur. Ayrıca agresif nitelikleri ön planda olan bir kişi içe atılırsa böylece o kişinin içe atan kişiye karşı yönelttiği agresyonda kontrol altına alınmış olur. Kişi böylece anksiyeteden kurtulmuş olur.
İçe atımda özdeşim mekanizmasının öncüsüdür. Ama özdeşimin kendisi değildir.
Bazen içe atılan kişi öldürülmek istenir. Ondan kurtulunmak istenir. Böyle bir durumda kişi kendisini öldürebilir.
İçe atımda (incorporation) ise kişinin “beslenme” ile ilgili eylemleri söz konusudur. Bilinç dışı bir savunma düzeneği değildir. Annenin verdiği sütün, çıkardığı tatlı seslerin içe alınması ile çocuk çevreden gelen uyaranlarla ve besinlerle doyum sağlar, gelişir.
4. Pasif-Agresif Davranış : Agresyon dolaylı olarak yansıtılır. Pasifite, en belirgin dolaylı agresyon şeklidir. Bazen bu kişiler hastaymış gibi görünürler. Ancak bu hastalık hali kişinin kendinden çok ailesini ve yakınlarını etkiler.
5. Regresyon : Kişi, çatışma ve anksiyeteden kurtulmak için libidinal fazın erken devrelerine döner. Örneğin çocukluk devrelerinde yeni bir kardeş gelince çişini, kakasını ortaya bırakması bende bebeğim demek istemesindendir (Öztürk 1985). Regresyon yalnızca anormal durumlarda ortaya çıkan bir savunma değildir. Bazı yaratma sürçlerinde de regresyon görülür. Örneğin şairlerde, ressamlarda yarattıkları eserlerde bu tür regresyon örnekleri görülür. Buna “ego hizmetinde regresyon” denilir.
6. Şizoid Fantazi : Çatışmayı çözmek için kişi otistik bir duruma geriler ve doyum sağlar. Başkalarıyla dostluktan, yakın ilişkilerden sakınılır. Egzantrik davranış kalıpları ortaya çıkar.
7. Somatizasyon : Psişik belirtiler, somatik semptomlar halinde ortaya çıkar. Kişi psişik bir reaksiyon vermekten çok somatik tepkiler gösterir.
C.) Nörotik Savunma Mekanizmaları
1. Kontrol etme : Nesne ve olayları aşırı biçimde kontrol etmeye kalkışmaktır. Böylece kontrole alınan olaylar sayesinde anksiyete ve içsel çatışmaların üstesinden gelinmeye çalışılır.
2. Yer değiştirme (Displacement) . Bir dürtü ya da duygunun asıl nesneden ayrılıp başka bir nesneye yönelmesidir. Örneğin, ailesine karşı agresyon duygusu olan bir kişinin bunu topluma, yöneltmesi böyle bir mekanizmanın ürünüdür.
3. Çözülme (Dissociation) : Zihindeki birtakım düşünce ve duygu kümelerinin ya da karmaşalarının bağlı oldukları olay ve yaşantılardan koparak özerkleşmeleri ve benliği etkilemeleridir. Özellikle histeride görülür (Öztürk, 1985).
4. Entellektüalizasyon : Rasyonalizasyona benzer. Anksiyeteden ve çatışmalardan korunabilmek için kişi her olayda entellektüel açıklamalar yapar. Dikkat iç dünyadan daha çok dış olaylar üzerinde toplanır.
5. İnhibisyon : Bilinçli olarak kişi ego fonksiyonlarını daraltır.
6. Yalıtma (izolasyon) Bir anının, bilme, anlama yönü tamamen hatırlanırken, duygusal yanı özellikle bastırılır hatırlanmaz. Kişi babasının ölümünü anlatırken, sanki ölen kendi babası değilmiş gibi hiçbir duygu gösterisinde bulunmaz.
7. Akla Uygunlaştırma (Rationalization) : Kişi, acı verici anksiyete yaratıcı olaylarda akla uygun açıklamalar yaparak sıkıntıdan kurtulmaya çalışır. Örneğin işe geç gelen bir kişi, “Ben kısa süre çalışırım ama verimli çalışırım. Sabah saatlerinde çalışmak pek verimli değildir” şeklinde açıklamalar yapar.
8. Karşıt tepki kurma (Reaction formation) : Kişi kendi içindeki duygu ve dürtülerin tam karşıtı reaksiyon ve davranışlar göstererek çatışmalardan kurtulur. Örneğin içinde nefret duygusu olan bir kişi aşırı sevgi gösterilerinde bulunabilir.
9. Bastırma (Represyon) : Dürtülerin, eski yaşantıların bilinç dışına itilip orada saklanmasına denilir. Her kişide bastırma mekanizması işler. Ancak bu bazı kişilerde fazla bazılarında daha azdır. Bir çocuğun annesine karşı duyduğu cinsel duygular, bastırılır fakat bu bastırma daha sonra dil sürçmeleri v.b. bozukluklar (parapraksiler) şeklinde kendini gösterir.
10. Cinselleştirme (sexualization). Her davranışa cinsel anlamlar yüklen-mesidir.
D) Matür Savunma Mekanizmaları
1. Yüceltme (Sublimation) : Çocukluk çağındaki dürtülerin amaçlarını tümden değiştirip benlik için yapıcı ve yaratıcı amaçlar edinmelerine yüceltme denilir. Örneğin osteomyelit nedeniyle bir ayağını kaybeden kişinin ortopedi doktoru olmaya çalışması böyle bir mekanizmanın sonucu olabilir.
2. Baskılama (Suppression) : Kişi bilinçli ya da yarı bilinçli olarak dikkatini içsel çatışmanın olduğu noktadan uzakta tutar. Ya da dikkatini o noktaya vermeyi erteler.
3. Estetizm : Bu mekanizmada olayların haz verici etkileri, yönleri ayıklanır. Değerleri özel zevk verici bölümler halinde, ahlaki prensiplerde ayırmak söz konusudur. Bütün doyumlar bilinçli bir algılama ve değerlendirmenin peşine takılır.
4. Mizah (Humor) : Bu mekanizmada duygu ve düşüncelerin başkaları üzerinde hiçbir rahatsızlık yaratmadan aktarılmasıdır. Böylece kişi tolere edilmesi çok güç olayları dahi kabul edebilir.
5. Bekleme, hazır olma (Anticipation) : Gelecekteki içsel çatışmaları gerçekçi biçimde beklemek olabileceklere yönelik planlamalar yapmak, böylece hazırlıklı olmak.
6. Fedakarlık (Altruism) : Başkalarına hizmet etmek dürtüsel bir doyum sağlar. Yapıcı ve olumlu bir reaksiyon formasyon davranışı olarak ta görülebilir.
Freud’dan sonra psikozun psikanalitik teorisi daha çok birey ve çevresi arasındaki çatışmaları ön plana almıştır. Bunlara göre psikoz ego’nun entegrasyon ve sentez kabiliteyindeki zayflamalardan ortaya çıkar. Ego’nun bu defekti, onun dürtüsel enerjiyi nötralize etmekteki yetersizliğine bağlıdır (Wong 1989).Egodaki bu yetersizlikler onu gelişimin, ilk basamaklarına denk gelen savunmaları kullanmaya zorlar. İlkel ve narsistik nitelikteki bu savunmalar inkar, distorsiyon ve yansıtma şeklindeki savunmalardır.