Genel Klinik Bilgi – Elektrokonvulsif Tedavi – ECT’nin Yan Etkileri

Tıbbi Komplikasyonları : ECT’deki mortalite hızı, küçük cerrahi operasyonlar sırasındaki genel anestezinin yarattığı ölüm riski kadardır. Yani her 10 000 kişiden birisinde ölüm görülür (Abrams 1988). ECT ile görülen morbidite ya da mortalite hızının antidepresan ilaçlarla yapılan tedavide görülen morbidite ve mortalite hızından daha az olduğu bildirilmektedir.

ECT’den ölüm meydana geldiği zaman, sıklıkla nöbet anında ya da postiktal dönemde meydana gelir. Kardiyovasküler komplikasyonlar en sık görülen morbidite ve mortalite riskini oluştururlar (Welch 1989). Serebrovasküler komplikasyonlar nisbeten seyrektir. Postiktal dönemde hemen ilk anlarda kardiyak aritmiler ortaya çıkabilir. Bunların çoğu benign karakterlidir ve kendiliğinden ortadan kalkar. Riskli hastalarda ECT uygulamasından hemen sonra EKG ile hastayı izlemek gereklidir. EKG kaydının, anestezi verildikten hemen sonra başlaması gerekir. En azından spontan solunumun başladığı ana kadar da devam etmelidir. EKG kaydı osiloskopik ya da poligrafik nitelikte olabilir.

Ayrıca anestezi sırasında oksijenasyonun yeterli olup olmadığını tespit etmek için oksimetre kullanmak gerekir. Uzun sürmüş bir nöbet ya da apne hipoksi riskini arttırır. EKG, oksimetre ve EEG kaydı ECT’nin güvenliğini arttırır.

Hasta kendine gelme odasından çıkartılmadan önce vital bulguları (nabız, sistolik ve diastolik kan basıncı) stabil hale gelmelidir.

ECT’nin bir diğer grup tıbbi komplikasyonu başağrısı, bulantı, kas ağrıları, zayıflık, uyku hali, anoreksi ve amenore dir. Başağrısı ve bulantı postiktal dönemde ya da hemen ondan sonra görülür. Semptomatik tedavi ile ortadan kalkarlar.

ECT ile uğraşan personelin, meydana gelebilecek ağır komplikasyonlar için eğitimi şarttır. Özellikle kardiyak arrest, aritmiler, iskemi, hipertansiyon, hipotansiyon uzamış apne ve atlamış, tamamlanmamış ya da geç nöbetler konularında eğitilmeleri önemlidir.

 

Kognitif Yan Etkiler : ECT’deki kognitif yan etkileri konfüzyon ile sınırlı değildir. Pekçok hastada anterograt (ECT yapıldıktan sonraki zamana ait) ve retrograt (ECT yapıldıktan önceki zamana ait) hafıza bozuklukları en önemli kognitif yan etkilerdendir. Bunların hemen tamamı zaman içinde ortadan kalkar. Çok küçük bir grup hastada ise kalıcı hafıza defektlerine rastlanmıştır (Freeman 1986). Eğer hastalarda ECT den önce kognitif bozukluk varsa, strok v.b. olay geçirilmişse, psikotrop ilaç alınıyorsa (ECT uygulaması anında ) kognitif etkiler daha şiddetli olarak ortaya çıkar.

Bilateral, sinüzoidal dalga akımı kullanan, şiddetli akım verilen, sık ve aralıksız yapılan, yüksek doz anestezik madde verilen uygulamalarda kognitif defekt daha şiddetlidir. Buna karşılık tek taraflı olarak uygulanan kısa süreli puls ve düşük şiddetli akım veren, seyrek yapılan uygulamalar hafif dereceden kognitif etki oluştururlar.

Tedavi sırasında manik atakların ortaya çıkması : Bazı depresif hastalarla bipolar hastalarda ECT ile beraber manik semptomatoloji ortaya çıkar. Manik atak kendiliğinden ortadan kalkabileceği gibi tedaviyle de (lityum v.b. antimanik ilaçlarla) geri dönebilir. Önemli bir nokta bu tür manik semptomatolojinin organik öforiden ayrılmasıdır. Organik öforide kognitif bozukluklar daha fazladır. Buna karşılık hiperseksüalite, irritabilite gibi belirtiler yoktur.

Subjektif Yakınmalar : Bazı hastalar ECT’den aşırı korkarlar. Hastayla birlikte ailenin diğer üyeleride korkar. Onun için hastanın ve ailenin bu konuda ayrıntılı olarak bilgilendirilmesi gerekir. Bazı hekimler aileye anestezili ve kas gevşeticili bir ECT uygulamasının video kaydını gösterirler.

ECT’den sonra görülen bir diğer morbidite nedeni daha öncede bahsedilmiş olan uzamış nöbetler ya da geç epileptik nöbetlerdir. Nöbetler 3 dakikadan daha uzun sürerse konfüzyon ve amnezi artar. Uzamış nöbet sırasında oksijenasyon yeterli olmazsa hipoksi riski artabilir. Hipoksinin oluşmasıda kardiyovasküler ve serebrovasküler hastalık hasar riskini arttırır. Nöbet süresini arttıran en önemli faktörde nöbet eşiğini düşüren bazı ilaçların (Yüksek doz nöroleptik , lityum, teofilin) alınıyor olması, elektrolit dengesizliğinin bulunması veya aynı seferde birkaç kez uygulama yapılmaya çalışılmasıdır.

Geç ve uzamış nöbetler : Uzamış nöbet 3 dakikadan daha uzun süren nöbetlere verilen isimdir. Bazen EEG’de bu uzamış ya da geç nöbetlere paralel olarak deşarj aktivitesi görülmeyebilir. Yani motor olarak deşarj aktivitesi gözlenmeyebilir. Bu nöbetler sırasında ihmal edilmemesi gereken en önemli işlem oksijenasyonun sürdürülmesidir. Aksi durumda hipoksiye neden olunabilir. Nöbetler farmakolojik olarak durdurulabilir. Örneğin metoheksital nöbetlerin durdurulmasını sağlayabilir. Bunun yanında benzodiazepinlerin IV olarak uygulanmasıda ikinci bir alternatiftir (Diazepam 5-10 mg). Eğer bir uygulama sırasında uzamış bir nöbetle karşılaşılmışsa bir dahaki uygulama mutlaka daha düşük şiddette bir uygulama yapılmalıdır. Doz azaltması inkomplet bir nöbet geçirilene kadar sürdürülmelidir. Uzamış nöbetler ya da geç nöbetler kardiyak aritmi için en önemli risk faktörlerindendir.

Atlanmış ( missed ) nöbetler : Atlanmış yada subkonvulsif stimulasyon, tonik ve klonik nöbet devrelerinin ortaya çıkmadığı durumlardır. Elektriksel uyarıya paralel olarak bazı kas gruplarında kısa süreli, birden ortaya çıkan kasılmalar meydana gelebilir. Ancak tonik ve klonik kasılmalar ortaya çıkmaz. Atlanmış nöbetlere neden olan faktörlerin başlıcaları şunlardır :

– Yetersiz stimulus şiddeti

– Deri-elektrot arasında yetersiz temas nedeniyle oluşan direnç.

– Yetersiz ventilasyon nedeniyle hiperkarboksi

– Dehidrasyon

– Antikonvülsif ilaçlar

Eğer hastada 2. maddede bahsedilen direnç oluşmuşsa bunu ortadan kaldırmak için cildin yüzeyini dikkatli biçimde temizlemek gerekir. Eğer direnç oluşumu söz konusu değilse bu durumda akımın şiddeti arttırılarak hastanın tam bir nöbet geçirmesi sağlanmaya çalışılır. Ancak ikinci uyarının verilebilmesi için birinci uyarıdan sonra 20-40 saniyelik bir zaman geçmesi gerekmektedir. Çünkü bazı hastalarda bu zaman zarfı içinde bir nöbetin başlaması seyrekte olsa mümkündür. İkinci olarak bu süre, ilk elektrik uyarısının etkilerinin ortadan kalkması için gerekli bir süredir. İkinci uyarının şiddeti ilk uyarının şiddetinden %25-100 kadar daha fazla olacaktır. İkinci uyarı için genellikle anestezik yada kas gevşetici bir ilacın ek dozlarına ihtiyaç duyulmayacaktır.

Atlanmış nöbetlerden sonra genellikle uzun konfüzyon dönemleri ortaya çıkar. Kısa bir zaman zarfında birçok atlanmış nöbetin ortaya çıkması hastalarda kardiyovasküler riski çok yükseltir. O nedenle böyle durumlarda dikkatli ve uzun bir elektrokardiyografik inceleme yapmak yerinde olur. Bir ECT uygulaması sırasında en fazla 4 ya da 5 atlanmış nöbete izin verilebilir. Daha fazlası her zaman için risktir.

Atlanmış nöbetlerin önüne geçebilmek için her zaman nedene dönük önlemler almak gerekir. Bunun için ;

a) Varsa antikonvülsan ilacın dozu azaltılır,

b) Anestezik ilacın dozu düşürülür,

c) Hiperventilasyon sağlanmaya çalışılır,

d) Dehidrate hastalarda su-elektrolit dengesi düzeltilir.

e) Eğer hala düzelme yoksa akım şiddeti arttırılır.

f) Barbitürat anestezisinden ketamin anestezisine ( 2mg/kg IV) geçirilir.

g) Eğer yinede başarı sağlanamazsa 500-2000 mg kafein benzoat, IV uygulaması yapılır. ( Ceylan 1988 )

 

Tamamlanmamış (abortive) Nöbetler : EEG kayıtlarında 20-30 saniyeden daha kısa süren nöbetlere tamamlanmamış nöbetler denilir. Tamamlanmamış nöbetlerin nedeni de çoğu kez atlanmış nöbetlerdeki nedenlerden birisidir. Nöbet eşiğinin üzerinde akım şiddetini giderek arttırmak nöbet süresini de uzatmaktadır. Ancak çok yüksek şiddette uygulanan akımların nöbet süresini kısalttığı ifade edilmiştir (Robin 1985).

Tamamlanmış nöbetten hemen sonra nöbet eşiği yükselir. Bu nedenle böyle bir nöbetten sonra yapılan ikinci bir uygulamada da tamamlanmamış yada atlanmış bir nöbet ortaya çıkar. Nöbet geriye döner. Dolayısıyla 1.5 dakika sonra yapılan bir uygulamada normal tonik-klonik nöbet geçirme ihtimali yüksek olacaktır.

Tamamlanmamış nöbetlerin en sık görülen nedeni anestezik maddenin yüksek dozlarda verilmesidir.

Bazı klinisyenler nöbette geçen toplam süreyi dikkate alarak hastanın tedavisinin yeterli olduğuna karar verirler. Örneğin hasta peşpeşe yapılmış iki ECT’den herbirinde 15 er saniyelik iki tamamlanmamış nöbet geçirirse bu hastanın toplam nöbet süresi 30 saniyeyi bulduğu için o günkü tedavinin yeterli olduğu kanaatine varırlar. Oysa durum böyle değildir. İki tamamlanmamış nöbet hiçbir zaman bir tamamlanmış nöbet etmemektedir. Bunun tersi de olabilir. ECT sayısı arttıkça direnç artar, fakat geçirilen nöbet süresi de kısalır. Bazı hastalarda pek çok ECT uygulamasından sonra nöbet süresinin 20 saniyenin de altına indiği görülür. Ama hasta yine de tam bir tonik klonik nöbet geçirir. Tamamlanmamış nöbet geçirmez.