Genel Klinik Bilgi – Şizofreni – Şizofreninin Başlangıcı

Şizofreni sıklıkla 15-45 yaşları arasında başlar. Hastalığın başlamasında etkili olan psikososyal bazı faktörler bulunabilir. Ancak bunların varlığı şart değildir. Hasta yavaş yavaş içine kapanmaya, kendine özgü bir dünyanın içine girmeye başlar. Adolesan dönemde, başlangıç devrelerinde aşırı mastürbasyon dikkati çeker.

Bazı hastalarda, başlangıcı sinsi ve yavaş bir karakter gösterir. Hastaların yarısında olayı başlatıcı tek bir neden gösterilemez fakat bir yakının ölümü, okul ya da iş başarısızlığı gibi stresör bir olaydan sonra da başlama olasılığı vardır. Hasta içe kapanık halde, egzantrik düşünce ve davranışlarla dolaşmaya başlar. Aile ve yakın çevre tarafından bir kişilik değişikliği olduğu farkedilse bile önemsenmez, ergenlik döneminin problemi olarak görülüp geçiştirilmeye çalışılır. Halbuki hastada aşırı dinsel uğraşılar, metafizik düşünceler ya da obsesif kompulsif düşünce ve davranışlar veya buna benzer bir değişiklikle alttan alta bir psikoz gelişmektedir. Psikotik epizod bu sinsi ilerleyici dönemin ardından ya da ansızın çıkabilir. Bu kişilerin aile, okul, iş gibi alanlarda uyumları azalmıştır. Erken çocukluk dönemlerinde içe dönük, affektif açıdan yetersiz, iletişim kurulması güç çocuklar oldukları görülür. Motor becerisizlik gösterirler. Normal olmayan bir gelişimsel ilerlemeye sahiptirler. Genelde stresör faktörlerden kolay etkilenirler. Kendilerini ifade etmeleri zordur.

Çok sayıda olguda prepsikotik dönemde belirgin bir anksiyete olduğu belirtilmiştir. Hasta bu dönemde kendi vücudu ile aşırı biçimde uğraşmaya, öğrenci ise derslerine çalışamamaya, “nereden gelip nereye gidiyoruz, dünyanın başlangıcı neresiydi, sonu nereye varacak” gibi metafizik düşüncelere dalmaya ya da “homoseksüel olurmuyum, olmasam bile benim böyle düşündüğüm anlaşılır mı” gibi korkular duymaya başlar. Giyim ve kişisel bakımlarında azalma veya tam tersi aşırı bir özen başlar.Aile ve arkadaşlar ihmal edilir.

Psikotik bir sürecinin başlangıcından davranış ve düşünce değişikliğinin ne yönde olacağını kestirmek güçtür. Önemli olan nokta hastanın var olan kişilik, davranış ve düşünce modellerinde bir değişikliğin olmasıdır. Tanı koyduracak semptomların ortaya çıkmasından haftalar ve hatta aylar öncesinden prodromal dönem belirtileri başlar.

Bazen hastalık manik bir tabloyu düşündürür tarzda aşırı hareketli şekilde başlayabilir. Bazı hastalarda ise bir türlü düşüncelerin sonunu getirememe, düşüncelerin bitmemesi söz konusudur. Bazen prepsikotik dönemde bir depresyon var olabilir. Hasta gerçek ya da sembolik anlamda bir kayba uğramıştır. Hastanın depresyondan sonra eski kişiliğine dönmediği olaylara tepkisinin azaldığı, insanlardan uzaklaştığı, duygusal olarak küntleştiği ve giderek psikozun yerleştiği görülür.