Genel Klinik Bilgi – Duygudurum Bozuklukları – Tedavide Tiroid Hormonları

Tiroid hormonları duygudurum bozukluklarının tedavisinde çeşitli şekillerde kullanılırlar. Örneğin T3 antidepresiflerin, T4 ise daha çok duygudurum dengeleyicilerin etkinliğini arttırmak için kullanılmaktadır, ayrıca T4’ün kendisi de bir duygudurum düzenleyici olarak kullanılabilir. Çalışmalar T3’ün TCA etkinliğini yalnız kadınlarda hızlandırdığını göstermektedir. Damar içine ya da BOS’a uygulanan TRH’nın da duygudurum düzenleyici ya da antidepresif etkisi olabileceğinden söz edilmiştir. Aynı durumun TSH için de geçerli olabileceği öne sürülmüştür. Olgu bildirimleri dışında, T3’ün antidepresif etkisi ile ilgili herhangi bir çalışma bulunmamakla birlikte, T3’ün TCA’lara eklenmesi yoluyla antidepresif etkinin güçlendirilmesi üzerinde çalışılmıştır. Bu çalışmaların sonuçları, antidepresiflere yeterli yanıt vermeyen hastalarda bu yöntemle etkinin %60 civarında arttırılabildiğini göstermektedir. T3’ün ilaca yanıtsız hastaların üçte ikisinde etkili olduğu bildirilmiştir. Her ne kadar antidepresif etkinin güçlendirilmesi (augmentasyon) için klinik uygulamada ilk önce lityum seçilmekteyse de, hemen tüm algoritmalarda ve klasik kitaplarda T3 eklenmesi ile etkinlik arttırımı da üzerinde uzlaşılmış bir tedavi yöntemidir. Hepsinden önemlisi, ucuz ve yan etkileri açısından güvenilir bir yöntemdir. Ne var ki, ucuz olmasının belki de yalnızca ülkemize özgü olarak getirdiği bir engel, saf T3 preparatları bulmanın ve satın almanın neredeyse olanaksız olmasıdır.

Etki Mekanizması
T3’ün etki mekanizması tam olarak bilinmemektedir. Varsayımlar arasında T3’ün 1) noradrenerjik ya da serotoninerjik sistem üzerinden, örneğin beta-adrenerjik reseptörlerin etkinliğini arttırarak antidepresif etki gösteriyor olması, 2) yalnızca fark edilmemiş eşik altı hipotiroidisi olan kişilerde etkili olması, ve 3) depresyonun HPT ekseninde oluşturduğu bozukluğu düzelterek etki ediyor olması bulunmaktadır. Joffe’nin ileri sürdüğü son varsayım, depresyonda göreli bir T4 fazlalığı olabileceği ve verilen T3’ün T4 azalmasına neden olarak antidepresif benzeri etki yaptığı şeklindedir. Henüz elimizde ne bunu ne de diğer varsayımları doğrulayan veriler olmamakla birlikte, daha çok sonuçtan etiyolojiye bakmaya dayanan günümüz anlayışıyla, şimdilik bu son varsayım akla yakın görünmektedir. Tiroid preparatlarının ayrıca EKT ve lityumun yan etkilerine karşı kullanılması da söz konusudur. Tiroid preparatları kullanıldığında, EKT yapılan hastalarda amnezinin daha az olacağı iddia edilmektedir. Lityum ise EKT’den çok daha farklı bir konumdadır çünkü bütün duygudurum bozukluğu ilaçları, hatta bütün psikiyatrik ilaçlar içinde tiroid işlevlerini en çok etkileyen ilaç lityumdur. Bu nedenle sadece lityumun sebep olduğu hipotiroidinin ortadan kaldırılması amacıyla tiroid preparatları kullanılması bile tedavide önemli bir yer tutmaktadır. BP hastalarda duygudurum dengeleyici ilaçların HPT ekseni üzerindeki etkileri henüz yeterince anlaşılmış değildir. BP hastalarda, hem manik hem de depresif evrede karbamazepin tedavisi T4 değerlerinde önemli düşüşlerle ilişkili bulunmuş olmakla birlikte, karbamazepinin lityum gibi hipotiroidiye yol açtığı söylenemez. Valproatın sebep olduğu tiroid işlev bozukluğu konusu ise yeterince araştırılmamıştır.

Lityum, iyot alımını azaltarak, sentezin çeşitli evrelerinde hormon üretimini engelleyerek ve tiroid bezinden tiroid hormonlarının salınımını ketleyerek tiroid bezi üzerinde etki yapmaktadır. Ayrıca T4’ün T3’e dönüşümünü de engellemektedir. Lityumun tiroid işlevleri üzerindeki en önemli etkisi, cAMP tarafından uyarılan kolloid damlacıkların oluşumunu engellemesidir. Lityum kullanan hastalarda görülen guatr ya da hipotiroidi ayrıca otoimmün tiroidit gibi bir sürece de bağlı olabilir. Ne var ki, lityumun kesilmesi ile hipotiroidinin düzeliyor olması bu varsayımı zayıflatır, çünkü otoimmün bir etiyolojinin bu hızla düzelmesi beklenen bir durum değildir. Öte yandan, lityum alan hastalarda tiroid antikorlarına daha sık rastlandığı da bildirilmiştir. Bir başka çalışmada ise pozitif antikor titrasyonu UP depresyonda %7, BP manik hastalarda %4, uyum bozukluğu olan hastalarda %2.5, sağlıklı kişilerde %7 civarında bulunmuştur. BP grupta da karışık alt tipte %19, BP depresyonda %16’dır, ve bu sonuçlar lityum ile ilişkisizdir. Antitiroid antikorların BP hastaların depresif belirtiler gösteren alt tipleri ile zayıf bir birliktelik gösterdiği dikkat çekmektedir. Lityumla hipotiroidi geliştiğinde, lityum kesilmeksizin tedaviye tiroid preparatları eklenebilir. Hasta birkaç ay izlendiğinde, tiroid işlevleri bazen normalleşmekte ve akut değişiklikler ortadan kalkmaktadır. Uzun süreli tedavide, hastaların %5-10’unda hipotiroidi belirtileri görüldüğü bildirilmektedir. Kesin olarak bilinen, lityumun güçlü bir antitiroid madde olduğu, tedavi sırasında görülen bilişsel işlev bozukluğunun hipotiroidide görülenlere benzediği ve bu işlev bozukluğu ile tiroid hormonları düzeyleri arasında ilişki bulunduğudur. Kolayca göz ardı edilen, ancak dikkat edilmesi gereken bir başka nokta, lityumun ayrıca hipertiroidi yapıcı etkisinin de olmasıdır.